Yaşam

Metin Yılmaz: ”Antakya’dan vaz geçemeyiz”

Kahramanmaraş merkezli depremin vurduğu Hatay’ın Antakya ilçesindeki depremde tarihi Antakya Rum Ortodoks Kilisesi ve Antakya Protestan Kilisesi yıkıldı.

Antakya Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Fadi Hurigil, Antik Çağ’ın 3 büyük metropolünden biri Antakya’nın, küllerinden yeniden doğacağını belirterek “Çan düştü, ezan sustu, hazan göçük altında” dedi

Depremde büyük zarar görmüş, Gastronomi, Tarih ve Kültür Şehrimiz Antakya’nın en önemli Din Turizmi özelliklerinden biri olan Antakya Patrikhanesinin Tarihte önemini NationalTurk yorumcusu Metin Yılmaz sizler anlattı.

Üç önemli dinin iç içe yaşadığı çok kültürlü bu güzel şehrimiz, depremden büyük hasar görüştür. Şehrimizin güzel insanlarından yitirdiklerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifa ve kalan insanlarımıza sabır diliyorum. İnsanımızın yardımlaşma duygusu ile bir an önce yaraları saracağına inanıyorum. Kısaca çan, hazan, ezan olarak üç dinin bir arada harika bir armoni içinde yaşadığı şehrimizde, çanın, yani Hristiyanlığın arkaik döneminden bahsetmek istiyorum.

İlk olarak, Antakya Patrikhanesi’nin kuruluşu MS 42-43 yıllarında havariler Petrus ve Pavlus’un Antakya’ya gelişlilerine dayandırılır ve bu 451’de yapılan 4. Konsül Kalkedonya’da (Kadıköy) onaylanır.

Kalkedonya’da onaylanan kararlara göre Antakya gibi Kudüs ve İskenderiye Patrikhaneleri de MS. 1.YY’de kurulmuşlardır.

Antakya, Kudüs, İskenderiye ve Constantinople (İstanbul) Patrikhaneleri gibi Yunan Ortodoks Patrikhaneleridir.
Patrikhaneler hiyerarşisi içinde İstanbul ve İskenderiye Patrikhanelerinden sonra Kudüs ve Moskova Patrikhanelerinin önünde üçüncü sırada yer alır.

Moskova hariç, İskenderiye Patrikhanesi de diğerleri gibi Rum Ortodoks Patrikhanesidir. İskenderiye Kıpti Ortodoks Patrikhanesi ile din bağı haricinde bir alakası yoktur.

Hz. İsa’ya inanan topluluk Hristiyan adını Antakya’da aldığı için ve gerek Katolik gerek Ortodoks Hristiyanlığı olan katkılarından dolayı Kalkedonya Konsülü “Milletlerin Ana Kilisesi” unvanını da Antakya Patrikhanesi’ne verilmesini kararlaştırmıştır. Bu da Patrikhaneyi hem Katolik hem Ortodoks Hristiyanlar arasında saygın bir konuma getirmiştir.

Neden Antakya Patrikhanesi Türkiye’de değil?

Antakya Rum Ortodoks Patrikhanesi Hristiyanlığın Roma’da serbest bırakıldığı 4. YY’den 1268’e kadar Antakya’dan idare edilmiştir.

Antakya 1098’de Haçlılar tarafından ele geçirildiğinde, sanılanın aksine Antakya yükselmemiş, Müslümanların dönemindeki ihtişamını kaybetmeye başlamıştır.
Antakya Ortodoks Hristiyan kenti yöneten Haçlılar ise Katolik Avrupa’dan toplama bir topluluktur ve Ortodoks değerlere bağlı değildir.

Buna rağmen Antakya Patrikhanesi asıl darbeyi 1268’de Memlükler Antakya’yı Haçlıların elinden kente büyük zararlar vererek almasıyla yemiştir.

Bu yıkımların neticesinde, Antakya Patrikhanesi Antakya’dan İstanbul’a taşınmak zorunda kalmıştır.
Hemen hatırlatalım ki, Osmanlılar 1517’de Antakya’yı Memlükler aldıklarında Antakya küçük bakımsız ve önemini yitirmiş küçük bir kasabaya dönmüştür, ancak 19. YY’nin ortalarında kent ayağa kalkmıştır.

Ne yazık ki Antakya Patrikhanesi 1343’de şu anki merkezi olan Şam’a taşınmıştır ve o gün bugündür merkezi Şam’dadır.
Gerek Osmanlı gerek Fransız Mandası altında Antakya’ya dönme başvuruları olmamıştır.

Bugün Antakya ve Hatay’ın diğer ilçelerinde bulunan Rum Ortodoks kiliseleri İstanbul Fener Rum Patrikhanesine değil Şam’da bulunan Antakya Patrikhanesi’ne bağlıdır ve en büyük kiliseleri maalesef son depremle yıkılan Antakya Azizler Petrus ve Pavlus Kiliseleridir.

Antakya Rum Ortodoks Patriği’nin ünvanı “Antakya ve tüm Doğu Rum Ortodoks Patriği”dir ve Antakya Patrikhanesi İstanbul Fener Rum Patrikhanesi’ni Ekümenik Patrikhane (patrikhaneler arasında birinci) olarak tanımaktadır.

Yüzyıllar boyunca bölgedeki değişen sosyo-demografi nedeniyle kilisenin ibadet dili de değişiklik göstermiştir, Antakya Patrikhanesi Rum Ortodoks olmasına rağmen cemaati büyük ölçüde Arapça konuşanlardan oluştuğu için ibadette Levanten Arapçası öne çıkmaktadır ama gerek cemaat gerek kilise kendilerini Arapça konuşan Rum Ortodoks olarak tanımlar.

Her yıl din ve kültür turizmi için, dünya evrensel mirası bu güzel şehrimize gelen yerli ve yabancı misafirler, depremin yarattığı yıkımın bir an önce onarılıp, tekrar eski güzel günlerine dönmesini hasretle bekleyeceklerdir.

NationalTurk yorumcusu Metin Yılmaz Kimdir ?

1973 yılında Trabzon doğan Metin Yılmaz, ilk  ve orta öğrenimini Trabzon’da gördükten sonra Konya Selçuk Üniversitesi Beyşehir Ali Akkanat MYO Turist Rehberliği  ve Karadeniz Teknik Üniversitesi İngiliz Dili Edebiyatı Bölümü Mezun olmuştur.

1994’te Güneydoğu görevi esnasında malül gazi olmasından sonra 2011’den beri gazilik ünvanının aldığı güney doğu bölgesi başta olmak üzere profesyonel uzman turist rehberi olarak görev yapmaktadır.

Gazi Metin Yılmaz

Medya Oluşum

Medya Oluşum Dünya'da 170'den fazla ülkede ilgiyle takip edilen Türkiye'nin en hızlı gelişen ilk Dijital Haber Platformudur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu